Carnegie Endowment for International Peace

Türkiye’nin Yükselen Dünya Düzenindeki Yeri – Carnegie Endowment for International Peace

Türkiye’nin Ukrayna ve Çin’e yaklaşımını inceleyen bu makale, Carnegie Endowment’ın Amerikan Devlet Sanatı Programı tarafından geliştirilen ve Amerika Birleşik Devletleri’nin siyasetinin Güney Küresel tarafını anlatan serinin bir parçasıdır. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Eylül 2022’de, Türkiye’nin Çin liderliğindeki savunma bloğu olan Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılabileceği ihtimalini öne sürdü. Birkaç gün sonra, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na bir konuşma yapmak üzere New York’a uçtu ve Türkiye’nin NATO’nun temel bir parçası olduğunu ve Euro-Atlantik güvenliğin bir parçası olduğunu argüman etti. Ankara’ya göre, dış politikasının bu iki yönü – NATO müttefiki olarak konumu ve Batı’ya meydan okuyan örgütlerle ilişkisi – çelişkili değildir. Bunlar, Türkiye’nin tarihsel düzeyde bir dünya gücü olarak rolünü yeniden üstlenmeyi hedefleyen esneklik ve stratejik bağımsızlık öncelikli olan “360 derece dış politikası”nın bir parçasıdır. Bu, kesinlikle Türkiye’yi, 2023’te Gazze’deki saldırılara karşı Batı’dan keskin eleştirilerde bulunarak, Batı’dan ayırt etme düşünceleri arasında yer almış olabilir. Türkiye’nin Ukrayna’daki Savaşa Yaklaşımı Ukrayna’daki savaş, doğrudan Türkiye’yi etkileyen bir durum. Çünkü Türkiye, sadece NATO üyesi değil, aynı zamanda bu savaşa coğrafi olarak yakın durumda bulunuyor. Türkiye’nin coğrafi konumu, Rusya’nın, 18. ve 19. yüzyıllarda, Güneydoğu Avrupa’dan Karadeniz’e ve Kafkaslar’a Türkiye İmparatorluğu’nun bir kısmını yavaş yavaş ilhak etmesi nedeniyle acı çekti. Bugün, Türkiye’nin coğrafyası, Rusya’yı bu tür gelecekteki toprak kazanımlarından caydırmanın önemli bir teşviki ve Gürcistan, Azerbaycan ve Orta Asya’daki ülkeler üzerinde Türkiye ve Rusya arasında bir etki mücadelesi yaratmaktadır. Ancak coğrafya, Rusya’ya olan ekonomik ve enerji bağımlılıklarını da Türkiye’nin dikkatli olmasını sağlamaktadır. Rusya, Türkiye’ye her yıl milyonlarca turist ve Türkiye’nin neredeyse yarısı gaz göndermektedir. Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini sürdürmede dikkatli olmasına sebep olmaktadır. Rusya, 2015’te, Türkiye’nin Suriye’de işletilen bir Rus uçağını düşürmesinin ardından ve 2022’de, Türkiye’nin Ukrayna’ya Bayraktar TB-2 silahlı insansız hava araçları sağlamasına karşılık, Türkiye’nin lehine bozgunluğu kesintiye uğratmak. Suriye’de Türkiye’nin savaşı sınırlarında tutma çabalarını bozmak suretiyle Rusya’dan intikam alabilir. Ankara, resmen Ukrayna yanlısı bir politika izleyen ancak Rusya ile olan ilişkilerini devam ettirmeye açık bir politika izlemiştir. Ankara, Ukrayna’nın NATO’ya katılma arzusunu desteklemiş ve Rusya’nın 2014 yılında Kırım’ı ilhakını, Türk Tatar topluluğuna ev sahipliği yapan Kırım’ın ev sahipliği yapan Türk topluluğuna yapılan Rusya’nın eleştirerek, artan bilinçte Ukrayna ile savunma endüstrisi alanlarında işbirliğini derinleştirmek için anlaşmalar imzalamıştır. Savaş başladığından beri, Rusya’nın Karadeniz’e olan erişimini engelleyerek, Suriye’ye uçan Rus jetlerinin Türk hava sahasına girişini engelleyerek ve Ukrayna ordusunu Bayraktar TB-2 insansız hava araçları ve zırhlı araçlarla donatarak Ukrayna ordusunu desteklemiştir. Güçlü Bayraktar dronları, Ukrayna’nın ilk haftalarda Rusya’nın Kiev’deki ilerlemesini geri püskürtmesine yardımcı oldu – bu da Ukrayna askerlerinin onlar hakkında bir şarkı yazmasına neden oldu. Türkiye, BM Genel Kurulu’ndaki Ukrayna’ya ilişkin tüm kararları desteklemiştir, bu kararlar arasında Rusya’nın BM İnsan Hakları Konseyi üyeliğinin askıya alınması ve Rusya’nın savaş tazminatlarından sorumlu olmasını sağlayan kararlar da yer almıştır. Ne var ki, Ankara Batılı yaptırım rejimine katılmamıştır. Türkiye, Soğuk Savaş’ın ardından İran, Irak, Suriye ve şimdi de Rusya ile yaptırımlara tabi komşularla uğraşmıştır. Bu, Türkiye’nin ekonomik, ticari ve enerji gereksinimlerinde büyük bir maliyete neden olmuş, Ankara’nın uluslararası ilişkilerde bir araç olarak yaptırımlardan hoşlanmamasını ve özellikle de BM Güvenlik Konseyi kararına dayanmayan, ekstraterritorial yaptırımlardan hoşlanmamasını körüklemiştir. Bu deneyim, Türkiye’nin Moskova ile köprüleri atmamak isteğine de etkide bulunmaktadır. Ancak, Türkiye, kendisi 2020’de Rusya’dan bir S-400 hava savunma sistemi satın alımı nedeniyle yaptırımlara tabi tutulmuştur. Ekonomik bağlar, savaş sırasında Rusya ile büyümüş, 2022’nin ilk altı ayında Türkiye üzerinden Rusya’ya yapılan kargo taşımacılığı üç kat artmış ve Türk ihracatı bir önceki yıla göre 2022’de yüzde 60’tan fazla artmıştır. Bu kargo taşımlarının bazılarını Rus ordusunun kullandığı parça ve yarı iletkenler içermiş ve bu durum Washington’ı, devam eden akışın kesilmesi için Ankara’ya bir Hazine Bakanlığı görevlilerinden oluşan bir heyet göndermeye teşvik etmiştir. Baskı, sonunda işe yaramış ve Ankara sonunda gönderimleri kısıtlamıştır. Ankara, savaştaki bir arabulucu gibi de davranmıştır. Ankara, başarılı bir şekilde küresel gıda sıkıntısını bir yıl boyunca hafifleten Karadeniz Tahıl Girişimi’ne aracılık etmiştir, ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2023 Temmuz ayında anlaşmadan çekilmesi ile durum değişmiştir. Ankara ayrıca Batı ve Rusya arasındaki diplomatik ilişkiler için tercih edilen bir platform haline gelmiştir. Örneğin, CIA Başkanı William Burns ve Rus meslektaşı Sergei Naryshkin Kasım 2022’de orada buluşmuşlardır. Türkiye’nin istihbarat başkanı İbrahim Kalın, Türkiye’nin Kremlin’le etkileşimi onaylama anlamına gelmediğini söylemiştir. Ancak Kalın ayrıca Türkiye’nin Rusya’yı bir tehdit olarak görmediğini belirtmiştir. “NATO üyesi olmamız, Batı ittifakının bir parçası olmamız, bizi iyi bir ilişkiye sahip olmamızdan engellemiyor,” diye de eklemiştir. Erdoğan da yakın zamanda Rusya’ya olan güvenini Batı’ya olan güveni kadar olduğunu ifade etmiştir. Türkiye’nin Çin’e Yaklaşımı Türkiye ayrıca Washington’ın Çin’e karşı önlem almasına karşı çıkmaya devam etmiş ancak Ankara’nın Pekin ile ilişkisi diğer birçok yükselen güçler kadar sıcak ya da kapsamlı değildi. Rus S-400 füze savunma sistemini satın almadan önce, Ankara Çin yapımı bir hava ve füze savunma sistemi satın almak isteğini duyurmuştu. Ancak bu kararından vazgeçmiş, Pekin’i kızdırmıştı. Türkiye, ayrıca Uygur nüfusunun Çin tarafından muamelesi nedeniyle Çin ile uzun süredir gerilim içerisindedir. Ancak Washington’ın bu gerilimli konuları Türkiye’nin Çin’e karşı daha sert bir politika izlemesine dönüştürme çabaları büyük ölçüde başarısız olmuştur. Türkiye ekonomisi ve altyapısında bir artışa yol açması amacıyla Çin’e dönüş yapmıştır. Türkiye, Rusya’dan son derece fazla olmasa da Çin’den Rusya’dan sonra en çok ithalatı yapan ülke konumundadır, ancak bu konumunu koruyarak Avrupa Birliği toplu olarak en büyük ticaret ortağıdır. Türkiye ayrıca BRI’da yer almaktadır ve köprüler, demiryolları ve enerji santralleri için Çin yatırımı almaktadır. Ankara ayrıca, Çinli teknoloji devi Huawei ile işbirliği yaparak, iç piyasalarını geliştirmek için Çin’den yatırım almaktadır ve son birkaç yılda Çin’den gelen yatırım artmıştır. Ancak, bu yatırımlar Avrupa yatırımları ile kıyaslandığında düşük seviyededir bu konuda şüphe ile yaklaşılmıştır. Ayrıca, Türk yetkililerin BRI’nin “borç diplomasisi”ne karşı olması nedeniyle, Çin’den yapılan yatırımlar beklenenden fazla gelişmemiştir. Soğuk Savaş boyunca Türk dış politikası, NATO ve başka Batı kurumları ile yakından ilişkilendirilmiştir. Bu durum, Türkiye’nin güvenliği ve ekonomik gelişimi için faydalı olmuştur. Daha yakın zamanlarda Türkiye, adaletli ve temsilcinin daha çok olduğu bir sistemi öngören birçok Güney Küresel ülkesinden seslere katılarak, bu sistemi adaletsiz bulmaktadır. Erdoğan, “dünya beş’ten büyüktür” demiş, bu ifadesi BM Güvenlik Konseyi üyeliğinin dışlayıcı tarzına gönderme yapmıştır. Ankara, Batı tarafından domine edilen uluslararası örgütler için alternatifleri önemsemektedir. Diğer NATO ülkelerinin aksine, Türkiye hem Şanghay İşbirliği Örgütü’ne hem de BRICS grupuna katılmaya ilgi göstermiştir. Türkiye, bu gruplamaları, Türk etkisini dünya sahnesinde güçlendirecek araçlar ve mevcut sisteme alternatifler oluşturmak için araçlar olarak görmektedir. Başka birçok yükselen güç gibi, Türkiye esnek bir dış politika izlemektedir. Ankara, kendisini bir kez daha küresel bir güç merkezi haline getirmenin hayalleri kurmakta ve stratejik rekabetten kendi dünya sahnesine dönüşünün alanını yaratmak istemektedir. Olası olarak, Pekin’e karşıt bir tutum takınmayacaktır. Ancak değişen jeopolitik durumlara adapte olabilecek yeterli esnekliği bırakırken, Amerika Birleşik Devletleri ile olan ilişkilerini daha fazla derinleştirmek için çaba gösterecektir. Kaynaklar 1 Baris Balci ve Selcan Hacaoglu, “Turkey Seeks to Be First NATO Member to Join China-Led SCO,” Bloomberg, 17 Eylül 2022, https://www.bloomberg.com/news/articles/2022-09-17/turkey-seeks-china-led-bloc-membership-in-threat-to-nato-allies#xj4y7vzkg. 2 Sayın Recep Tayyip Erdoğan, “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 77. Oturumuna Hitap,” 20 Eylül 2022, https://tccb.gov.tr/assets/dosya/2022-09-20-bm-konusma.pdf 3 Piotr Zalewski, “Turkey Has a Newly Confrontational Foreign…