2017 yılında Türkiye ile Hollanda arasında gergin ilişkiler sürerken İstanbul’daki Hollanda Konsolosluğu binasında Türk bayrağının bayrak direğine çekilmesi, Nordic Monitor tarafından ortaya çıkarılan gizli bir operasyonun parçasıydı. Bu operasyonun amacı, Hollanda’nın Rotterdam şehrinde bir Türk bakanın miting yapma fırsatını reddetmesi ve onu ülkeden sınır dışı etmesine karşı bir misilleme olarak düzenlenmişti.
Yüksek siyasi düzeyde onaylanan bu plan, Seçilmiş Abd tarafından hızla yürütüldü ve Türk istihbaratı olan MIT’nin ajanları tarafından gerçekleştirildi. Operasyon süresince ve sonrasında, MIT, Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ofisindeki seçilmiş yetkililerle yakın bir şekilde işbirliği yaparak, Cumhurbaşkanının yaşanan gelişmeler hakkında bilgilendirilmesini sağladı.
Bu olay, referandum sonucunu etkilemek amacıyla dini ve milliyetçi duyguları kışkırtmak için stratejik bir şekilde kurgulanmış ve sonucunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hiçbir denetime tabi olmayan, imparatorluk tarzında bir yönetim biçimini veren yetkilere verdiği olağanüstü yetkiler gibi eşi görülmemiş bir güç veren referandum sonucunu etkilemeye yönelikti.
11 Mart 2017 tarihinde, bir kişi Lozan’da, Hollanda Başkonsolosunun İstanbul’un tarihi Beyoğlu semtinde bulunan konutu olarak kullanılan tarihi bir binanın çatısına tırmandı ve Hollanda bayrağını Türk bayrağı ile değiştirdi. Başıbozuk bir şekilde gerçekleştirilen bu operasyon ile uluslararası anlaşmalar ve çeşitli iç hukuk kuralları ihlal edilmişti.
Bu operasyon, ile Türkiye’deki yabancı elçilikleri ve konsolosluklara yönelik sürekli olarak izleme ve casusluk faaliyetleri yürüten Türk istihbarat tarafından düşünülen çeşitli senaryolardan sadece biriydi. Olay, Türkiye’nin dış politikasında ve iç politikasında önemli bir değişikliğe yol açabilecek, kamusal öfkenin derinliğini göstermenin, pazarlık yapma avantajı sağlamanın ve yetkilileri zorlayabilmenin hedeflenmişti.
Olay, 2017 yılında yaşanan diplomatik kriz sonucunda gerçekleşmişti. Bu kriz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, milliyetçi ve dindar seçmeni etkileyerek iç politikasında kullanabileceği bir fırsat oldu. Hollanda Konsolosluğu binasına Türk bayrağı asarak haklı olarak milliyetçi duyguları kışkırtma amacına hizmet etti ve bu etkiyi açıkça başardı.
Olaydan sonra, birçok kişi Hollanda Konsolosluğu binası önünde gösteri yapmayı protestocuları, özellikle de Kıta Dışı Türk toplumundan katılımcıları örgütleyen istihbaratla bağlantılı gruplar tarafından, profesyonel ses sistemleri ve hoparlörler kullanarak aylar boyunca çarşamba günü öğleden sonrasından gece geç saatlere kadar desteklendiler. Protestolar, hükümet yanlısı yayın ağlarıyla canlı yayınlandı ve mesaj, daha geniş bir seçmen kitlesine stratejik olarak ulaştırıldı.
Görünen o ki birçok kişinin olduğu bir alanda, güvenlik kameralarının sürekli olarak kayda aldığı, kimliği halen bilinmeyen bir kişi, bina içine girmiş olsa bile hala gizemini korumaktadır. Diplomatik mülkiyeti ihlal eden bu kişi asla kimliği belirlenmemiştir.
Çatıya çıkan adamın, kalabalığa hitap etmeden önce çatıdan inerken, Mısırlı Müslüman Kardeşler protestolarından alınan Rabia işareti göstererek ve dini bir slogan atarak, bu eylemin açıkça Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın destekçi tabanının dini hassasiyetlerini yansıtmak amacıyla önceden planlandığı ve dikkatlice koreograflandığı açıktı.
Buradan daha fazla bilgi verilememektedir. Infobox’ı yan yanışım gerektirir. Lütfen bu paragrafı yazamayız.
Özet olarak, Hollanda ile Türkiye arasındaki diplomatik gerilim, Türk istihbaratı ve bazı devlet kurumları tarafından yerel ve ulusal çıkarlar doğrultusunda manipüle edilmiş, yasa dışı bir operasyonla şekillendirilmiştir. Bu tür faaliyetlerin ne kadar ciddi sonuçları olduğu, ülkeler arasındaki ilişkilerin ciddi bir şekilde zarar görebileceğini, uluslararası ilişkilerde ciddi bir güvensizlik yaratabileceğini göstermektedir. Bu olay, ülkeler arasındaki ilişkilerin karmaşıklığını ve güvene dayalı inşasının önemini vurgulamaktadır.
