Milton Daily Standard’ın yerel haberinde, bir profesörün “Göçmen Diğerliği” konusunu İstanbul sergisinde keşfettiği bildirilmektedir. Sergi, göçmenlerin karşılaştığı dışlanmışlık ve diğerliğin deneyimlenmesi konularını ele almakta ve bu konuda farkındalık yaratmayı amaçlamaktadır. Profesör, serginin göçmenlerin toplumda nasıl görüldüğü üzerinde yoğunlaştığını ve göçmen diğerliğinin nasıl deneyimlendiğini anlamak için kültürel ve sosyal açıdan bir perspektif sunarak, konuyla ilgili derinlemesine araştırmalar yapmıştır. Serginin bir diğer amacı da, göçmenlerin deneyimlediği dışlanmışlık ve diğerliğin nasıl üstesinden gelinebileceği konusunda toplumda farkındalık yaratmaktır.
Konuyla ilgili olarak profesör, İstanbul’un tarihi ve kültürel bir merkez olduğunu belirtmiş ve şehrin göçmen nüfusunun yüksekliğine dikkat çekmiştir. Bu durumun, İstanbul’un göçmenler için birçok farklı deneyimler ve zorluklarla dolu bir yer olmasına yol açtığını vurgulamıştır. Serginin bu bağlamda, göçmenlerin deneyimlediği diğerlik ve toplumda nasıl üyeler olarak görüldükleri konusunda derinlemesine bir anlayış sunmayı amaçladığına değinmiştir.
Ayrıca, profesörün sergide İstanbul’un göçmen nüfusuyla ilgili olarak ortaya koyduğu bir diğer önemli nokta da, göçmenlerin İstanbul’un sosyal ve kültürel dokusuna katkıda bulunduklarıdır. Serginin, İstanbul’un göçmenler için birçok fırsat sunan ve onların entegrasyonunda önemli bir rol oynayan bir şehir olduğunun altını çizdiği belirtilmiştir. Bu durumun, göçmenlerin deneyimledikleri diğerliğin yanı sıra, onların topluma nasıl entegre olduklarının da önemli bir parçası olduğuna dikkat çekilmiştir.
Profesör, serginin ziyaretçilere göçmenlerin deneyimlediği diğerliği anlamaları ve empati kurmaları konusunda bir fırsat sunduğunu belirtmiştir. Serginin, göçmenlerin deneyimledikleri dışlanmışlık ve farklılık konusunda ziyaretçilerin düşünmelerini sağlayarak, toplumda daha fazla anlayış ve kabul yaratmayı hedeflediğini vurgulamıştır. Ayrıca, serginin göçmenlerle ilgili toplumsal farkındalık yaratmaya yönelik bir adım olduğunu ve göçmenlerin deneyimlediği diğerlik konusunda toplumsal bir diyalog başlatmaya yardımcı olabileceğini ifade etmiştir.
Sonuç olarak, İstanbul sergisinde “Göçmen Diğerliği” konusunu keşfeden ve bu konuda farkındalık yaratmayı amaçlayan profesörün çalışması, göçmenlerin toplumda nasıl görüldüğü konusunda derinlemesine bir anlayış sunmayı ve toplumda daha fazla anlayış ve kabul yaratmayı hedeflemektedir. Sergi, göçmenlerin deneyimlediği diğerliği anlamak ve empati kurmak için ziyaretçilere bir fırsat sunarak, toplumsal farkındalık yaratmaya yönelik bir adım olarak değerlendirilmektedir. Bu bağlamda, serginin göçmenlerin deneyimlediği diğerlik konusunda toplumsal bir diyalog başlatmaya yardımcı olabileceği ve göçmenlerin toplumda nasıl entegre olduklarının anlaşılmasına katkıda bulunabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
