Digital Art Fest Istanbul to explore intersection of reality, virtual words | Daily Sabah - Daily Sabah

İstanbul’da Dijital Sanat Festivali, gerçeklik ve sanal dünyanın kesişimini keşfedecek

İstanbul Dijital Sanat Festivali (IDAF), bu yıl dördüncü kez ev sahipliği yapacak. Her yıl dünya genelinden sanatçıları ve dijital eserleri bir araya getirerek sanatın dönüşümünü kutluyor. 2-5 Mayıs tarihlerinde Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) gerçekleşecek olan festival, dijital sanatlar ve sanal dünyaların gerçeklik kavramı ile nasıl etkileşime geçtiğini ve bu etkileşimin insan deneyimini nasıl dönüştürdüğünü keşfedecek. Oyun alanı olan festivalin oyun bölümü, “Normun İmkansızlığı ve Bir Paradokstan Yüce Karar” başlıklı etkinlik ile küratör Rahim Ünlü tarafından avatar deneyiminin sınırlarını video oyunları ve sanal gerçeklik teknolojileri aracılığıyla yeniden tanımlayacak. “Avatar” kavramının tarihsel evrimini keşfeden sergi, ziyaretçilerin interaktif bir sanat deneyimi aracılığıyla gerçekliğe olan algılarını sorgulayacak. Sanat tutkunları, ödüllü etkileşimli eserler aracılığıyla varoluşun çeşitli boyutlarına dalacak, gerçeklik ile sanal gerçeklik, kimlik ve oyun, insanlık ve avatarlar arasındaki ilişkileri inceleyecekler. Unfocus Studio, küresel olarak tanınan metaverse platformu The Sandbox ile yaptığı işbirliğini sunacak ve ilk kez “Goddexx: The Cyber Myth” deneyimini IDAF’ta ziyaretçilerle buluşturacak. Metaverse ile fiziksel dünya arasındaki boşluğu kapatmayı hedefleyen bu deneyim, ziyaretçileri kuantum bilgisayarları ve klonlama konularını keşfeden bir oyunlaştırılmış sanat deneyimine daldıracak. 2023 VR Sanat Ödülü’nün sahibi Mohsen Hazrati, “QQQ” adlı eserini festivaldeki sanat tutkunlarına ilk kez tanıtacak. Sanatçının kendi yaşamından esinlenen “QQQ”, ziyaretçilerin sesleriyle kontrol edilen bir arabanın yıkımını tasvir eden etkileşimli bir dijital sanat enstalasyonu. Japonya merkezli UneMeta stüdyosu ile işbirliği içinde olan “Taisu Projesi” adlı uluslararası yapım ise, festivalde interaktif bir deneyim sunacak. Japonya, Çin ve ABD’den yönetmenleri bulunan bu bilim kurgu ve fantezi temalı film, dört birbirine bağlı hikayeyi örerek izleyicilere unutulmaz anlar vaat ediyor. Müzik alanı ise “Stanza” başlıklı bir sergiyi tanıtıyor. Şiirsel terimlerle, stanza bir şiirin müziğe uyarlanan bölümünü ifade eder, tekrarlanan kafiye ve konu yapısına sahiptir. Bu başlık, edebi ve formal müziksel düşünceleri kapsar. Farklı müzik tarzlarının ve performans sanatının sınırlarını aşarak müzikte gerçeklik kavramını keşfeder. Bu eserler, Dijital Sanat ve Müzik kavşağında öncü figürlerden oluşan uluslararası bir kolektif tarafından hazırlanmıştır. LA’den Portrait XO, New York’tan Matthew D. Gantt, Juan Cortes/Atractor ve Semantica Studios gibi sanatçılar öne çıkıyor. 1989 yılında Bakü’de doğan Farhad Farzali, geleneksel Azerbaycan kültürünü çağdaş müzik ve estetikle harmanlayarak vatanının jeopolitik manzarasına ilişkin etkileyici yorumlar sunar. Sanatı Sharjah İslam Sanatları Festivali’nden Venedik Bienali’ne kadar uluslararası arenada sergilenen Farzali, Azerbaycan’ın kültürel derinliklerine iner, neo-folklorunu antropolojik bir bakış açısıyla belgeler. Berlin’de yaşayan Farzali, “Leyli va Macnun yapay zeka AI Opera”nın yaratıcı sınırlarını zorlar. Bu proje, Azerbaycan Mugham operasını dünyanın ilk yapay zeka tarafından oluşturulan Mugham Hip-Hopera’sı olarak yeniden hayal eder, ileri teknolojiyi kültürel mirasla buluşturur. “Leyla ve Mecnun”, genellikle 12. yüzyıl şairi Nizami Ganjavi’ye atfedilen klasik bir hikaye manzumesidir. Leyli, soylu bir kadın ve Qays (Mecnun), Leyla’ya olan karşılıksız aşkı nedeniyle deliren bir Arap şairi hüzünlü bir aşk hikayesini anlatır. Bogota merkezli Kolombiyalı sanatçı Juan Cortes, enstalasyonlardan kayıtlara kadar farklı sanat formlarını birleştirerek, sanat, bilim ve pedagoji arasındaki disiplinler arası bağlantıları keşfeder. New York MoMA ve Madrid Sanat Merkezi CMA gibi prestijli mekanlarda eserleri sergilenen Cortes, VII Sanat Ödülleri ve Kolombiya Kültür Bakanlığı tarafından verilen PRAC bursu gibi ödüllerle tanınmıştır. “İki Tohumun Hikayesi” adlı önemli eserleri, Latin Amerika’da tarım endüstriyel kolonizasyonunun etkisini, özellikle Kolombiya’da ele alır. GM soya monokültürlerinin tanıtılmasından sonra And Dağları manzarasının değişen seslerini anlatan Cortes, toprak ve bitki elektrik iletkenliği kayıtlarını kullanır. Bu enstalasyon, multinasal şirketler tarafından bir zamanlar kutsal kabul edilen amarant gibi yerli bitkiler ile soy monokültürleri arasındaki çatışmayı vurgular.