Türkiye, yerel yönetimleri belirlemek için 31 Mart’ta belediye seçimleri yapacak. Bu kritik seçimlerde belediye başkanları, büyükşehir belediye başkanları, belediye meclisi üyeleri, il genel meclisi üyeleri ve yerel muhtarlar seçilecek. Bu seçimler, hem muhalefet hem de hükümet açısından birçok nedenden önemli. Seçim sonuçları, önümüzdeki dört yılda yapılacak genel seçimler hakkında ilk sinyalleri verecek. Ayrıca, son yılın seçim yenilgisinin ardından muhalefetin seçmen kitlesini ne kadar iyi konsolide ettiğini gösterecek. Seçim sonuçları, vatandaşların yüksek enflasyon nedeniyle tetiklenen geçim sıkıntısına ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın sıkı para politikalarına verdikleri tepki açısından da önemli olacak. Son olarak, büyükşehirler ve özellikle İstanbul’un sonuçları, Türkiye’nin siyasi yöneliminin yönünü gösterecektir. Bu nedenle, 31 Mart seçimleri, Türkiye için sadece yerel politikacıların yarışması olmaktan çok daha büyük sonuçları olacak.
31 Mart’taki yerel seçimler, nüfus yapısındaki iki farklı ve zıt trendin etkileri hakkında önemli ipuçları da verecektir: genç seçmenlerin artması ve yaşlanan toplum. Türkiye hala genç bir nüfus içinde sınıflandırılıyor. Ancak, Türkiye’nin demografik fırsat penceresi hızla daralıyor. 2023’te tarihi bir rekora ulaşarak nüfusun %10’unu oluşturan yaşlı oranından görülebileceği gibi, ülke tüm gelişmiş ülkelerde yaşanan yaşlanma krizine hızla ilerliyor. Bu seçimde ilk kez oy kullanacak 1,15 milyon seçmen olduğu gibi, geçen yıl emekli olan 2,1 milyon emekli de oy kullanacak. Başka bir deyişle, gelecek seçimlerde emeklilerin sayısı genç seçmenlerden daha fazla artmıştır. Türkiye’nin nüfus artışı 2023’te ciddi bir düşüş yaşamıştır. Nüfus artış hızı, 2022’de binde 7,1 iken 2023’te sadece binde 1,1 artmıştır. Bu, cumhuriyet tarihinin en düşük seviyesidir. Doğurganlık oranı, 2,1 olan nüfus yenileme oranının altına düşmüştür. Ülkenin 2007’de 27-29 yaş aralığında olan ortanca yaşı, 2023’te 33-35 yaş aralığına yükselmiştir. 2023’te 15-24 yaş arasındaki genç nüfus oranı toplam nüfusun %19’u iken, 2022’de %14’ün altına düşmüştür. Başka bir deyişle, yaşlılar giderek baskın bir seçmen grubu haline geliyor ve bu, Türkiye’nin gelecekteki seçimleri için zorunlu siyasi sonuçlar doğuruyor.
Türkiye’deki emeklilerin çoğunluğu Recep Tayyip Erdoğan’a oy veriyor. Emeklileri etkilemek amacıyla yapılan söz konusu vaatler, kısıtlı alanda bile olsa, emeklilerin ne kadar önemsendiğini göstermektedir. 31 Mart seçim sonuçları, emeklilerin politik yönelimlerinin değişip değişmediğine ilişkin önemli göstergeler içerecektir. Bu bağlamda, emekliler, özellikle tepki oylarının daha küçük ölçekli muhafazakar partilere, örneğin Yeniden Refah Partisi (YRP) ve Saadet Partisi (SP) gibi yönlendirilmesi durumunda 31 Mart yerel seçimlerinde birçok seçim bölgesinde kilit rol oynayabilirler. Türkiye’nin yaşlanan nüfusu karşısında, siyasetçilerin emekliler ve yaşlı bireylerin sorunlarına çözümler bulma yeteneklerini, oy tercihlerini yönlendirme açısından önem kazanacaktır. Sürdürülebilir ve uygulanabilir çözümler üretebilen siyasetçiler, emeklilerin güvenini kazanacak ve bu da onlara avantaj sağlayacaktır. Türk emeklileri konusu, önümüzdeki yerel seçimlerin yanı sıra Türk siyasetinin gelecek on yılı için de ana bir konu olacak gibi görünüyor.
