FM urges EU to be 'more fair, prudent' toward Türkiye | Daily Sabah - Daily Sabah

Dışişleri Bakanı, AB’ye Türkiye’ye karşı ‘daha adil ve tedbirli’ olma çağrısında bulunuyor

Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Pazartesi günü yapılan açıklamalara göre, Pazar günü Avrupa Komşuluk ve Genişleme Komiseri Oliver Varhelyi ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşme sırasında Fidan, Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye karşı daha adil ve sağduyulu bir tutum benimsemesi gerektiğini belirtti. İki yetkili, 12 Aralık tarihinde genişleme konusunda AB Genel İşler Konseyi’nin ve 14-15 Aralık tarihlerinde Brüksel’de düzenlenen AB zirvesinin sonuçlarını tartıştı. Kaynaklara göre, Türk dışişleri bakanı, Brüksel’deki geçen haftaki zirvede tartışılması planlanan Avrupa Komisyonu ve AB dış politika şefi Josep Borrell’in Türkiye-AB ilişkileri hakkında ortak bildiri metninin gelecek AB zirvesine ertelenmesinin uygun olmadığını ifade etti. Ayrıca Fidan, özellikle küresel zorlukların yoğun olduğu şu dönemde AB’nin stratejik bir şekilde Türkiye ile ilişkilerini geliştirmesi gerektiğini vurguladı.

Türkiye’nin resmi bir AB üyelik adayı olmasına rağmen, üyelik görüşmeleri son yıllarda pek çok anlaşmazlık ve siyasi engeller nedeniyle durma noktasına geldi. Türkiye, üyelik kriterlerinin çoğunu karşıladığını iddia ediyor. Ancak katılım süreci duraklamış olsa da, Türkiye 27 üyeli blok için önemli bir ekonomik ve savunma ortağı olarak kalmaya devam ediyor. Türkiye, Aralık 2013’te AB ile “vize özgürlüğü diyalogu” başlattı. Fidan, geçen ay milletvekillerine Türkiye’nin vize özgürlüğü yol haritasındaki 72 kriterin 66’sını karşıladığını ve kalan kriterlerin karşılanması ve sürdürülebilir hale getirilmesi için çalışmalar yürütüldüğünü belirtti. Kasım ayında Türk milletvekillerinin sorularına yazılı yanıtında Fidan, 2014 ile 2016 yılları arasında Schengen vizesi reddetme oranlarının Avrupa Komisyonu verilerine göre yaklaşık %4 olduğunu ve 2016’dan sonra her yıl artmaya başladığını ve 2021’de %17’ye ulaştığını ancak 2022’de %15,7’ye düştüğünü bildirdi. Fidan, yüksek reddetme oranlarına sahip birkaç AB ülkesinin büyükelçilerini bakanlığa davet ettiklerini ve Türkiye’nin bu konudaki taleplerini ve beklentilerini ilettiklerini ifade etti.

Vize özgürlüğü diyalogu, Türk vatandaşlarının İrlanda hariç tüm AB üye devletleri ile İzlanda, Lihtenştayn, İsviçre ve Norveç’i de içeren Schengen ülkeleri dışında (90-180 gün) kısa süreli turistik, iş veya aile ziyaretleri için vize almaya gerek duymamalarını amaçlamaktadır. Söz konusu diyalog, 16 Aralık 2013 tarihinde Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması ile eş zamanlı olarak başlatılmış olup, beş ana grupta kriterler içeren bir yol haritasına göre yürütülmüştür. Bu kriterler, pasaportların AB standartlarına uygun olarak hazırlanmasının sağlanmasını, biyometrik pasaportlar, pasaportların güvenliğinin sağlanmasını, kimlik kartları ve diğer benzer belgelerin güvenliğinin sağlanmasını, sınırlarda yeterli kontrol ve gözetimin sağlanmasını, göç yönetimini, uluslararası korumayı ve yabancılarla ilgili AB işlemlerini içermektedir. Ayrıca, organize suçlarla, terörizm ve yolsuzlukla mücadele ve önlenmesi konusunda güvence sağlama, AB düzenlemeleriyle uyum sağlama, terörizmin finansmanı, insan ticareti ve siber suçlarla uyum, ceza davalarında yargısal işbirliği, kişisel verilerin korunması, temel hak ve özgürlüklerin korunması, ayrımcılığın önlenmesi ve seyahat ve kimlik belgelerine erişim, mültecilerin ve vatansız kişilerin kimlik belgelerine erişimi ve yasadışı göçmenlerin geri kabulü konuları gündeme alınmıştır. Şu ana kadar, bu kriterlerden altısı tam olarak karşılanmamıştır.

Bu yaz boyunca Ankara ve AB, yıllardır karşılıklı güven ve stratejik hedefler yerine sadece gereklilikten dolayı işleyen ilişkilerini yeniden canlandırmak için çalışıyorlar. Türkiye’nin AB ile en uzun tarihli ve en uzun üyelik sürecine sahip olduğu bilinmektedir. İlk anlaşmanın Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) olan AB’nin öncülüğünde 1964’te imzalanmasına rağmen, işlem resmi olarak ancak 2005’te başlamıştır. O zamandan beri, süreç temelde bazı AB üyelerinin siyasi engelleri nedeniyle donmuş durumda. Mayıs ayında yapılan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin ardından, Brüksel, “Türkiye ile işbirliğinin önemi”nden “stratejik ve ileriye dönük ilişkilerin sürdürülmesi”ne kaydırmıştır.